Toplama Tüpü biyokimya, hematoloji, seroloji ve klinik mikrobiyoloji dahil olmak üzere çeşitli laboratuvar testleri için kan toplamak amacıyla laboratuvarda kullanılan birkaç tüpten biridir. Laboratuvar tüplerinin yanlış toplanması, test sonuçlarının hatalı şekilde artmasına veya azalmasına neden olabilir ve bu da hastanın tanı ve tedavi seçeneklerini değiştirebilir. Doğru tüp toplama, laboratuvar testlerinin doğruluğunu ve güvenilirliğini artırmada hayati bir adımdır.
Laboratuvarda toplanan kan, belirli bir test veya analiz için uygun tüpe çekilmeden önce yabancı maddelerin uzaklaştırılması amacıyla birçok işleme tabi tutulur. Numune bir tüpe yerleştirildikten sonra tüpün hemen kapatılması önemlidir. Bu, numunenin pıhtı veya diğer yabancı maddelerle kontamine olmamasını sağlayacak ve numunedeki analitlerin oksidasyonunu önleyecektir.
Kan tüpün içine ulaştığında bir dizi kimyasal reaksiyona maruz kalır ve bu da tüpün üst kısmında bir pıhtı oluşmasına neden olur. Bu pıhtı daha sonra kandan ayrılarak ortaya çıkan serumun alınmasını ve analiz edilmesini mümkün kılacaktır.
Renal tübüllerde her farklı segmentin şekli ve kesit yapısı, fonksiyonuna göre farklılık gösterir. Proksimal kıvrımlı tübül (PCT) basit uzun kübik epitele sahiptir. Bu epitel yüzey alanını 30-40 kat artıran mikrovilluslardan oluşan fırça kenarla kaplıdır. İdrarın sodyum, klorür ve kalsiyum gibi önemli iyonlarının taşınmasıyla sonuçlanan hücresel mekanizmalar bu epitelde gerçekleşir. Distal kıvrımlı tübül (DCT) ve toplama kanalı (CD), böbrek nefronunun son iki bölümüdür ve hem sodyumun hem de suyun yeniden emilmesinde önemli rollere sahiptir. DCT hücreleri de bir fırça sınırıyla çevrilidir, ancak burada baskın olan hücre tipi, hem Na/K/ATPaz hem de vazopressin tarafından düzenlenen bir su kanalı olan aquaporin içeren ara hücre olarak bilinir.
Tübüllerdeki sıvı CD'ye ulaştığında, sodyum içeriğinin neredeyse tamamı yeniden emilmiştir. Daha sonra böbreğin medullasına girer ve burada içeriğini idrar olarak atılmak üzere yoğunlaştırır. Suyun toplama kanalı tarafından emilmesi, tübüllerin duvarlarındaki bir dizi protein taşıyıcıyı uyaran veya inhibe eden antidiüretik hormon (ADH) gibi hormonlar tarafından düzenlenir. Geç DCT ve toplama kanalı, sodyumun yeniden emilimini kontrol etmek için bu protein taşıyıcıların aktivitesini düzenleyerek bu yeniden emilimin ince ayarını yapar, böylece vücuttan sadece küçük bir miktar sodyum idrarla atılır. Bu işlem aynı zamanda vücudun su depolarını da korur. Bu konsantrasyon işlemi, toplama kanalı duvarındaki hücrelerin iç maddesindeki yüksek sodyum konsantrasyonuyla kolaylaştırılır. Bu, nefron içindeki yüksek sodyum konsantrasyonunun ve toplama tübül duvarının suya karşı düşük geçirgenliğinin bir sonucudur. Bu etkilere vazopressin, siklik 3',5'-adenozin monofosfat ve toplama kanalının adrenoreseptörleri aracılık eder.